Engin Alan Paşa Efsanesi(!)

Bugünlerde toplumumuzun “milliyetçi” olarak atfedilen kesiminin sıkça tartıştığı konulardan biri önümüzdeki seçimlerde milletvekili olmak için farklı kulvarlarda yarışacak iki eski paşa oldu. Bir tarafta Türk siyasi hayatında ekol haline gelmiş 43 yıllık dev bir çınar olan MHP’nin İstanbul 1.bölge 1.sıradan milletvekili adayı gösterilen Engin Alan Paşa; diğer tarafta ise siyasi hayatımıza 2,5 yıl önce kurduğu Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) ile adım atan, halen söz konusu partinin genel başkanlığını yapmakta olan ve İzmir 1.Bölge 1.sıra milletvekili adayı Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu.

“Peki, iyi güzel de, sözünü ettiğin tartışmanın konusu ne?” dediğinizi duyar gibiyim. İzin verirseniz hiç dolandırmadan anlatayım...

Osman Pamukoğlu’nun 2,5 yıl önce Hak ve Eşitlik Partisi’ni kurarak siyaset sahnesine adım atmasıyla birlikte 7’den 70’e tüm siyaset camiası bir rahatsızlık duygusuna kapıldı. Kimi kesimler “Nasılsa bir yere gelemez, Askerden siyasetçi olmaz, Bırakınız yapsınlar, Bırakınız etsinler” anlayışındalarken; özellikle bir parti vardı ki Osman Pamukoğlu’nu yakından tanıyan takip eden; dolayısıyla da “Aman bu paşa bizim oylarımızı bölecek” anlayışına sahipti. Sizlerin de tahmin edebileceğiniz üzere o parti, Milliyetçi Hareket Partisi’ydi.

Zaman geçtikçe korkulan başlarına gelmeye başlamıştı. Osman Pamukoğlu, tüm umutların bittiği, devletin o bölgede egemenliğini kaybettiği ve bu sebeple de hiç bir komutanın o bölgede görev yapmak istemediği bir anda Güney Doğu’ya; üstelik te gönüllü olarak gitmiş ve görev yaptığı 2 yılda Hakkari Dağ ve Komando Tugayı’nda ki tüm ezberleri bozmuş bir komutandı.

Osman Pamukoğlu göreve gelir gelmez değişiklikler hissedilmeye başlanmıştı. Paşa, gayri nizami harp teknikleri uygulayan düşman karşısında bu zamana kadar bir başarı elde edilememesinin sebebini nizami harp tekniklerinin benimsenmiş olması olarak görüyordu ve ilk icraati gayri nizami harp tekniklerini uygulamaya koymak olmuştu. Birlikler savunma pozisyonundan çıkıp, saldırı pozisyonuna geçmiş; akabinde de dev operasyonlarla arka arkaya PKK’ya tarihinde almadığı kadar büyük darbeler indirilmeye başlanmıştı. Osman Pamukoğlu, farkını her alanda belli etmekteydi. Bölgede daha önceden görev yapan albay ve üstü rütbelerdeki komutanlar gibi “karargâh komutanı” değil, tam tersi şekilde bizzat askerinin önünde çatışmalara giren tek komutan olmuştur. Bu sebeple zaman içinde kendi askerleri tarafından “Efsane Komutan” olarak anılmaya başlanmıştır.

Osman Paşa, görev yaptığı 2 yılda 2500 kadar militanı imha etmiş, Kuzey Irak’a 22 sınır ötesi harekatı; ki bu zamana kadar 23 tane yapıldı; bizzat sahadan komuta etmiş bir komutan olmuştur. Kendisi tüm bu başarıların dışında Türk Ordusu’nda tam 5 adet Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı’na sahip tek subaydır.  Bu kırılması çok güç bir rekordur, öyle ki; kimi otoritelere göre bir subay yaşamı boyunca bu nişana en fazla 3 kez sahip olabilmektedir. Efsane Komutan, tüm bu başarılarına karşın ödül(!) olarak emeklilik yaşına 2 yıl varken YAŞ kararıyla emekli edilmiştir. Kendisi her ne kadar bu konuyla ilgili konuşmak istemese de, oradakilerin onu kontrol edemeyeceklerini düşündükleri için yükseltmek yerine emekli edildiğini düşündüğü, çok yaygın bir kanıdır.

Osman Paşa, emekli edildikten sonra tam yedi adet kitap yazmış, üniversitelerde ağırlıklı olmak üzere bir çok yerde yüzlerce “liderlik konferansları” vermiş, ”Kan Uykusu” isimli belgeselde Güney Doğu’daki 2 yıl süren mücadelesini anlatmış, son olarak ta 4 Eylül 2008’de Hak ve Eşitlik Partisi’ni kurarak siyasete girmiştir.

Hal böyleyken de MHP tehlikenin farkındaydı. MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’nin teşkilat içinde yanlış olarak nitelendirilen politikaları yüzünden partiden uzaklaşan taban, akın akın HEPAR’a kayıyordu. Buna karşı politika üretmek için çaresiz kalan MHP, adaylık sürecinde Abdullah Öcalan ve Şemdin Sakık’ı Kenya’dan alıp Türkiye’ye getiren Özel Kuvvetler Komutanı olan Emekli Korgeneral Engin Alan Paşa’yı bünyesine katarak HEPAR’a bir antipropaganda yöntemi uygulamaya başladı. Bu antipropaganda internette sosyal paylaşım sitelerine çirkin şekilde yansımaya başladı. HEPAR mensupları kurulduğu günden beri MHP’ye sataşmamışken, seçim öncesi MHP ilk kurşunu sıkmıştı. Yukarıda kariyerinden detaylı şekilde bahsettiğim Osman Pamukoğlu Paşa hakkında aşağılayıcı, alaycı ve hakaret dolu cümleler sarfediyorlardı. “Sahte Efsane Pamuk Paşa, Gerçek Efsane Engin Alan Paşa” diyebilecek kadar alçalmıştı tartışmanın boyutu. Oysa ki Engin Alan Paşa da, Osman Pamukoğlu Paşa da Türkiye Cumhuriyeti’ne yıllarca hizmet vermiş iki şerefli Türk Subayıdır. Fakat Engin Alan Paşa’ya “efsane” demekte olan MHP’liler, bunu neden diyorlar anlamakta güçlük çekiyorum. Zira CIA’in yakalayıp Kenya’da paket ettiği terörist başını, asılmaması koşulu ile Türkiye'ye iade edilmesini kararlaştırmasının ardından, tıpkı bir kargocu gibi alarak Türkiye’ye getirmesini “efsane” bir olay olarak atfetmelerini yadırgamaktayım.  Hele hele, bunu kariyeri ve yaptıkları belli olan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne 43 yıl onurla hizmet etmiş şerefli bir başka subayına siyaset uğruna çamur atarak yapmalarını kabul etmiyorum.

Şimdi yazımı burada noktalarken tartışmayı kamu vicdanına bırakıyorum...Karar sizin, vicdan sizin... 

“Gerçek Efsane Komutan” Kim?

“Kargo” görevini başarıyla yerine getirdiği için “Efsane Komutan” olarak atfedilen Engin Alan Paşa mı?

Yoksa, kendi askerleri tarafından onlarla beraber çatışmalara girdiğinden konulduğu için “Efsane Komutan” denilen Osman Pamukoğlu Paşa mı?